May; 2002 yapımı olan, aynı geçen sene çıkmış Joker filminin benzeri bir film.
May küçüklüğünden güzel ve tatlı bir kızdır ama ufak yaşta geçirdiği göz hastalığından dolayı taktığı göz bandından dolayı(korsanlarınki gibi) arkadaş edinmekte epey sıkıntı çekmiştir hatta doğum günülerine de kimse gelmemiştir. Annesi ona hobi olarak yaptığı taş bebeklerinden birini doğum gününde hediye eder ve bu bebek en iyi arkadaşı olur. Her sıkıldığı veya kızdığı zamanda da sinirini nefretini annesinin uyarısıyla sürekli önü cam olan tahta kutusunda muhafaza edilerek duran, hiç dokunamadığı taş bebeğe kusar. May büyür ve çok yetenekli bir veteriner olur yine de çocukluğunda geçirdiği asosyallik onun çok derin aşağılık komplekslerine sebep olur ve çevresindeki her insanı mükemmelmiş gibi görmeye başlar ama en sonunda o her insanın ne kadar adi tavırlarını görmeye başlayınca sadece o mükemmel gördüğü kısımlarından yeni bir “bebek” yaratmak isteyecektir. Film sadece dvd’ye sürülmüş olup, Lucy Mckee tarafından hem yazılıp hem yönetilip çoğunlu olarak olumlu değerlendirilmiştir. Ancak filmin dvd için olan trailerı sanki filmi çok aksiyonlu/şiddetli/gerilimli bir şeymiş gibi göstermektedir ki bu film depresif olsa da sessiz sakin tondadır.
Buradan sonrası spoiler…
Filmde mükemmelliyetçilik kavramıyla yola çıkarak aynı bir modern Frankestein havası uyandırılabilir. Sosyopat bir kız olan May‘in büyüdüğü vakit ilk gördüğü adama sadece elleri için tutulması bir nevi fetişlik olması ile veterinerde çalıştığı kızla girdiği ilişkiden içindeki biseksüelliği de ortaya çıkarır ancak kendisinin bir nevi kullanılmış bebek olduğunu fark etmesiyle, gönüllü olarak gittiği bir görme engelli kimsesiz çocuklar yurduna en iyi arkadaşı olarak götürdüğü taş bebeği götürerek onu merak eden kör çocukların onu kırıp paramparça etmesi hemen ardından da yoldan geçen bir sokak serserisi tipin bile arkadaşlığını kabul etmemesi ve hoşlandığı erkeğin onun nasıl bir manyak olduğunu başkalarından öğrenmesiyle bir nevi kendi bebeğini yaratma isteğini uyandırır. Filmin başında kendi sıkıntılı gözünü de parçalaması bir nevi semboliktir çünkü bununla beraber öldürdüğü insanlardan birleştirdiği parçalardan oluşmuş canlıya en sonunda hayat verir. Tabii bunun semboliktir olmasının sebebi en azından kızın kafasında/hayalinde olmasındandır çünkü belki de kendisi kan kaybından ölürken yaptığı korkutucu şeyin canlandığını kendisi hayal ediyordur ancak o yarattığı vücuttan en büyük isteği de aşık olduğu erkeğin hayran kaldığı o elleri tarafından sevilmektir.
Filmde başka dikkat edilmesi gereken nokta da; May‘in orasına burasına hayranlık duyduğu insanların üstünlük kompleksi gibi bir durumları yoktur hatta hem flörtleştiği oğlanın(ellerine hayran olduğu) “Kimse mükemmel değildir” demesi, ayrıca diğer flörtleştiği kızın da(boynuna hayran olduğu) bilinçli olarak elinde duran beni aldırmamasının sebebi olarak “Mükemmel olmamak insanı harika yapar.” gibi bir laf etmesinden karşısındaki insanların kendilerine olan özgüvenini de(May‘de olmayan) bir yerde göstermektedir. Aşık olduğu oğlanın yaptığı kısa filmdeki vahşi yamyam sahnesini görünce de kendini onunla özleştirmesi ama bu filmi yapan oğlanın esasında böyle şeyleri gerçekte hasta bir ruh halinde görüp de bunun bilincinde böyle bir çalışma yapması da filmde başka dikkat edilmesi gereken noktadır.
Filmin Halloween zamanı bitiyor olması da ayrı bir gönderme olup bir nevi şeytani bir ruhun o bedene girmesini de anlatıyor olabilir ancak o kısmı open ended(açık bitirimli) olduğundan yorum genel olarak izleyiciye bırakılmıştır.
