Başlamadan önce minik bir uyarıda bulunayım, yer yer spoiler içerikli şeylerden bahsedicem ki bu da filmi henüz izlememiş Terminator sevdalılarının kalbini kırabilir 🙂 uyarımı yaptığıma göre başlayabilirim…
Terminator filmi serinin 6. filmi ile yeniden karşımızda, her ne kadar Terminator 6 olarak geçse de filmin senaristliğini üstlenen James Cameron‘ın dediğine göre bundan önce çekilen son 3 film hem seyirciler hem de eleştirmenler tarafından fazlaca olumsuz eleştiriler aldığı ve beğenilmediği için ilk iki film dışında tüm filmler yok sayılacak ve seri 2. filmin bıraktığı yerden devam edecek, tabi bundaki en büyük etkilerden birisi de son 3 filmde yönetmen James Cameron ile çalışılmaması olmalı bence, ki o zamanlar Cameron‘ın Avatar filminin çekimleriyle uğraşması da önemli bir faktör.
Şimdi asıl zurnanın zırt dediği yere gelmek istiyorum, önce filmin beğenmediğim noktalarını sayayım size ki sona tatlı olanlar kalsın. 🙂
Öncelikle film Star Wars The Force Awakens‘ın izlediği yol üzerinden gitmiş gibi bir tat bıraktı ağzımda, her şey çok iyi güzel ama resmen 1 ve 2. filmi bir mikserde karıştırıp içine yeni aroma ekleyip önümüze sunmuşlar gibi aynı… Neden mi?
Filmde eskisini harcamadan yeni bir Sarah Connor karakteri yaratmaya çalışmışlar ki bunu da inkar etmiyorlar keza Sarah Connor‘ı canlandıran Linda Hamilton ablamız sürekli ”sen aslında bensin”, ”resmen sende kendimi görüyorum” tarzı laflar ederek bunu açıkça belli ediyor tıpkı Han Solo gibi. Film aynı 1. filmin başladığı gibi başlıyor ve aynı şekilde devam ediyor, insanlar kendi işinde gücünde yaşarlarken birden bire havada kıvılcımlı garip bir parıltı ve Terminator’umuz dünyaya iner insanlardan kıyafet çalar, ortalığı bir birine katar ve hedefine doğru yol alır, görevini tamamlar yeni bir düşman gelir öldürmeye çalıştığı karakterin annesiyle dost olur ve yeni düşmana karşı savaşırlar… Ama bu sefer farklı bir yol izlemişler ki o da baş rol karakterimiz bir Terminator değil, kaptan amerika misali geliştirilmiş bir süper asker, tabi ondan tek farkı geçmişten değil de gelecekten gelmesi sanırım, kesinlikle yeni kaptan diye bir marvel filminde oynatsalar asla sırıtmazdı diyebilirim. 🙂 Ve bu seferde Skynet yerine kıyameti başlatacak yeni bir isim bulmuş senarist abimiz ”Legion”. Alternatif gelecekte SkyNet hiç var olmamış onun yerine legion adında filmde bile ne olduğunu açıklamadıkları şey işi devralmış, Onun dışında yeniden Arnold abimizi hem bir mentor hem de koruyucu melek olarak yeniden T-800 rolünde görüyoruz keza James Cameron, Arnold projede olmazsa asla çalışmak istemediğini ısrarla belirtmiş.
Filmde diğer bir ‘Meeeh bu olmasa da olurmuş ne gerek vardı şimdi buna’ dedirten küçük detaylardan biri de Sarah Connor’ın göründüğü ilk sahnede ”i’ll be back” repliğini kullanmasıydı sanırım ve sürekli filmde eski repliklere ve olaylara gönderme yapmadan duramamışlar adeta.
Filmin beğenmediğim noktaları bu kadar, şimdi gelelim tatlı yanlarına.
Öncelikle söylemeliyim ki filmin baş kötüsü REV-9‘u canlandıran yeni ghost rider olarak’da bildiğimiz Gabriel Luna abimiz karakter tasarımı ve oyunculuğu… Diğer terminator filmlerindeki kötü adamlar hep kendilerini bizlere hayran bırakmayı başardılar (Tabii ki ilk iki filmden bahsediyorum) REV-9 abimiz hem sıvı metal hem de sert bir iskelet yapısına sahip durdurulamaz bir savaşçı ve asker, keza yeri geldiğinde sıvı metal kısmı iskeletinden ayrılıp iki farklı savaşçı moduna bürüne biliyor bu da onu daha amansız bir düşman haline getiriyor.
Filmin diğer bir güzel noktasıda gayet tadında olan aksiyon sahneleri, izlerken sizi ne sıkıyor ne de boğarak yoruyor, sahne bittiğinde ”vuhuuv bu baya iyidi” derken bulabilirsiniz kendinizi. 🙂 Onun dışında film sonunu fazlasıyla açık uçlu bırakmış bu da demek oluyor ki ilerleyen senelerde daha fazla Terminator filmi görmemiz olası… Sonuç olarak sinema salonundan memnun ayrıldığımı söyleyebilirim tabi bunun filmin aslında 2D olmasının da minicik bir etkisi olabilir. 😀
Benim filme olan puanım 10 üzerinden 7.5.
