Space Jam.. Ailem olmaksızın sadece arkadaşlarımla beraber ilk gittiğim film.. Keşke zamanı kısa süreliğine bile olsa geri sarabilsek o eski saf, samimi ve eğlence dolu dönemlerimize geri dönmenin bir yolu olsaydı. Hayatımdaki en güzel günlerden biri olup o döneme kadar gördüğüm en iyi filmlerden biri idi ve sinemaya beraber gittiğim diğer okul arkadaşlarımın hepsi de benle aynı görüşteydi. O filmle aynı teknikte olan sadece Roger Rabbit filmi vardı onu sinemada izlediğimi hayal meyal hatırlarım ancak o da muhteşem bir filmdi. Space Jam‘in hikayesinden tut bütün karakterlerin filmde kullanımına/animasyonlarına/esprilerine hayran kalmıştım. Hikayesi de bariz çok samimiydi, Michael Jordan abimizin basketbola geri dönüşünü çok tatlı bir şekilde anlatıyordu.

Mars’tan gelen uzaylılarla anlaşma yapan Bugs ve diğer kahramanların basket maçında yardım eden Michael Jordan; kahramanlarımızın uzaylıların eline esir düşmesine engel olmaya çalışıyordu. Filmi zaman içerisinde tekrar tekrar izleyip hatta vhsini deliler gibi aradığımı bilirim. Hatta oyunu da çıkmıştı o da ilk cd oyunlarımdan biri olup filme göre biraz hayal kırıklığı yaratan bir oyun olmuştu oyunda 5v5 değil en fazla 3v3 karakterle oynanıyordu ama olsun benim için güzel bir vakit geçirmeydi o da ve aylarca oynadığım bir oyun olmuştu filmdeki durum komedilerine gönderme eğlenceli bir oyundu sonuçta.

Space Jam 2 projesini sanırım 2014’te ilk duydum ve ilk tepkim gerek var mı böyle bir şeye oldu. Bunun yanı sıra 2003’te çıkan ve gene Space Jam ve Roger Rabbit ile aynı teknikte yapılmış bir Looney Tunes Back in Action filmi vardı hatta geçenlerde onun aslında başta Space Jam 2 projesi olarak düşünülüp de sonradan değiştirildiğini öğrendim.

Lebron’un Elmer kılığına girmesi Elmer’ın ilk zenci olan haline göndermedir.

Space Jam 2‘yi daha vizyona girmeden, Kokarca Pepe’nin filmde olmayacağını öğrenerek negatif eleştirimi daha evvelden öne sürmüştüm ki filmdeki yokluğu gayet belli olmak üzere en yanlamasına olan Warner karakteri varken Pepe’nin olmaması gerçekten de bir ironi gibi olmuştur. Artık Fransız taklidi yaptığından dolayı ırkçı olarak mı görüp çıkarttılar niye böyle bir karara vardılar hiç anlayamamışımdır.

Geçen gün 1.5 yıldan beri ilk defa sinema siftahını(malum covid sebeplerinden) geçen ay vizyona giren bu filmle biraz geç olsa da yapmış oldum. Oyunculuğun genel olarak berbat olarak söylemem gerekir ki Lebron’un oğlu ve gene Lebron’un animasyon hali bile Lebron’dan daha iyi rol yapmaktadır. Bunun yanı sıra filmdeki oyuncuların Lebron’un gerçek ailesi olmamasıyla, bu kadar antipatik oyuncuları(özellikle karısını oynayan) nereden buldukları da gerçekten de enteresandır.

Filmin konusu biraz klişe ve biraz da abartıdır. Lebron James çocukken(1998) Game Boy yani bizim o zamanlardaki tabirimizle “ateri oyunu” düşkünü olup zaman içerisinde böyle oyunların basketbolda başarısına engel olduğuna karar verip o güzelim game boyunu çöpe lank diye atmaktadır ve bunu görmek 90’larda Game Boy istemiş birinin içini parçalattırır. (Hani içkisini bitirmeden bardan kalkıp aksiyona koşan kahramanların içkisinin ziyan olduğunu düşünmek gibi) Aradan yıllar geçer ve günümüzde Lebron’un çoluk çocuğa karıştığını görürüz.

Büyük oğlu babası gibi basketçi olma yolunda ilerlerken ikinci küçük oğlu bir nevi geektir ve daha ufak bir yaşta olmasına rağmen kendi bilgisayar oyununu tasarlayıp programlamaktadır ancak basketbol oynamaya fazla ilgi duymadığından ve o kadar iyi oynayamadığından babasıyla bir soğuklaşma yaşamaktadır çünkü babası da onun iyi bir sporcu olmasını istemektedir. Evet bir nevi klişe bir baba olarak bir başarıya ulaştıktan sonra kendi çocuklarının da kendisi gibi olmasını istiyordur. Öte yandan Warner Bros‘un yapay zeka bilgisayarı afro bir eleman olan  Al-G Rhythm nedense Lebron ve oğlunu kendi emelleri üzerine kullanıp güç sahibi olmak istemektedir. Looney Tunes karakterleri normal olarak kendi işlerini artık yapamadığından DC kahramanları veya diğer Warner lisansı altında olan kahramanların yancısı gibi bir hal almışlardır ve Lebron’un Looney Tunes kahramanlarını toparlayıp AI-G Rhythm‘i planını basket maçı yaparak bozması gerekiyordur. Açıkçası konunun böyle 90’lardaki çocuk filmlerinin konusuna benzer olması ve o yaşta bir çocuğun bu kadar abartı oyun yapmasına ve elindeki scanner aletle objelerin zırt pırt 3d modelllemesini çıkarıyor olmasına filmde de oha yok artık diyerekten gülmüşümdür.

Dediğim gibi yüzlerce Warner karakteri bu filmde yer almaktadır ve açıkçası filmin adı Space Jam 2 değil de Looney Tunes&Warner Heroes falan olsaymış çok daha iyi gidermiş.

Filmin ana aksiyonu olan maç kısmında yüzlerce seyirci yer almakta olup arka planda Mask, Beetlejuice, Tim Burton versiyonu Batman ve düşmanları, Matrix ajanları gibi yüzlerce Warner lisanslı aksiyon/komedi/korku karakterin olmasından dolayı kahramanlarımızın ve Goons takımının maçını izlerken dikkatiniz dağılıyor. Bu durumu sanki böyle odanızda dersinize çalışırken veya ödev yaparken; odanızda olan öğelerin yani mesela duvarınızdaki Spider Man posterinin, rafınızda duran cubix kübünün/bir aksiyon figürün veya da cep telefonunuza habire mesaj gelip ona bakmanızı ve konsantrasyonunuzun dağılabileceğine benzettim. Filmdeki en güldüğüm espri ise Duffy Duck‘ın kötü niyetli afro yapay zekaya “Son of a Glitch” demesidir ki yani bir nevi “Son of a Bitch” anlamında “O…. Çocuğu” demektedir. Böyle argocana bir göndermenin bir çocuk filmi sayılacak bir filmde olması da enteresandır aslında.

Monstarlar.. Tanıdık geldiler mi? :))

Filmde karakterlerin başta 2 boyutlu olup sonra 3d haline geçmeleri de filmin klişelerinden biri olup belki de 3d animasyonun nasıl 2 boyutlu olan klasik samimi animasyonları karaladığına da bir nevi gönderme olmuş ancak bu da filmin olumlu değerlendirilmeyen kısımlarından biri olmuştur.

Daha iyi bir film olabilir miydi? Belki… Olmasa da olur muydu? Olurdu.. 3.sünü lütfen çekmeyelim çocukluk hatıraları bozulmasın.

0 0 oylar
Yazı Puanlaması
Takibe al
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün Yorumları Gör