Gotham şehri..

Sanayinin çok gelişmiş olduğu bir o kadar da suç oranının muazzam şekilde ilerlediği, kanunların neredeyse hiç çalışmadığı her şeyin rüşvetle döndüğü insanların geceleri sokağa çıkmaya korktuğu o karanlık, rezil, kriminallerin cirit attığı şehir. Ancak bir şey var ki, o kült yarasa sembolü gökyüzünde belirince o en azılı suçlular bile bir an ne yapacaklarını şaşırıp kaçacak delik ararlar veya savaşmaya çalışıp kendilerini ters asılı şekilde polisin gelip kendilerini alması üzere paketlenmiş şekilde bulurlar..

Bunların hepsini zaten Batman’de biliyoruz en azından Batman Tas‘ın kırmızı gökyüzülü introsu bunu özetliyordu. Diğer filmlerden tamamen bağımsız şekilde reboot etmiş yeni Batman filmi çok çok yeni bir anlayışla ve bununla beraber Batman Tas‘ın kırmızı gökyüzüne göndermeleriyle, hiç olmadık şekilde karanlık bir tonda bize sunuluyor.

Daha trailerından bir David Fincher‘ın Seven filmi kokusu alındığı belli olan bu film, o filmi beğenerek izlemiş olanlar için bu Batman filminin de çok artılı şekilde değerlendirildiği kesindir. Filmde yüzlerce göndermenin yanı sıra zenci komser Gordon’un Seven filmindeki komsere çok benziyor olması da o filme göndermelerden biri olmasıyla beraber, şu ana kadar hep beyaz olarak bildiğimiz sevilen komserin bu filmde zenci olması eleştirilse de(bir türlü ısınamadığım karakter olan Catwoman’ın aksine) bence gayet bu film için oturmuş imajlı olmuştur.

Açıkçası filmi neresinden övmeye başlasam bilmiyorum tek saniyesi bile boş olmayan, aynı bize bir politik alt yapılı dedektif filmi izlettiriyor hissi veren bu Batman filmindeki belki tek kusur olarak filmin brightness ayarının aşırı kaçarcasına eksiltilmiş olmasıydı yani illa bu bir karanlık filmdir mesajını her saniyesiyle vermeye çalışmışlar ancak bu da filmi takip etmekte zorlaştıran bir şey olmakla beraber, Dune filminde de çok karanlık görüntü yapmış olmalarını filmin kusurlarından biri olarak bulmuştum.



Batman’in bu yeni filminin fragmanında çalan o muhteşem Nirvana şarkısı Something in the way keşke filmde de çalsa demiştim ve dileğim gerçek olmasıyla beraber filmde iki kez(başı ve sonlarında) çalmaktadır ve buna spoiler demeyeceğim çünkü muhakkak o şarkıyı sevenler için bu da çok sevindirici bir haber olmuştur.

Film Batman’in yani Bruce Wayne‘in daha ilk Batman olduğu senede başlıyor. Drop diye bir uyuşturucunun resmen Gotham’ı sömürürcesine şehrin gençlerini zehirlediği, mafyanın ve bozulmuş kamu görevlilerinden geçilmez bir halde olan şehirde yeni yetme kahraman olan Bruce planlı, imajı oturmuş, zeki, çevik bir Batman olsa bile henüz işin çok başlarında olduğundan acemilikleri de vardır. Annesinin ve babasının ölümünden dolayı intikamcı aynı şekilde de kontrol edilmez şekilde kinci olan Bruce’u oynayan Robert Pattinson’ın bu filmde gotik bir Bruce imajı çizerek muhteşem bir performans göstermektedir.

Filmle beraber Battinson diye makarası yapılmış Pattinson’ın Twilight’taki hallerinden dolayı herhangi bir süper kahraman filminde oynaması söylentileri baştan çok olumsuz eleştirilmiş hatta Amazing Spider Man‘de oynamaması için sosyal medyada gruplar bile açılmıştır. Ancak çoğu oyuncuda olduğu gibi (Heath Ledger‘ın Joker’i oynaması gibi) baştan çok ön yargıyla eleştirilen Pattinson hakkındaki olumsuz ön yargılar bu film ile birlikte resmen yıkılmıştır. Hatta ki çenesinin muntazamlığının Batman maskesiyle nasıl uyumlu olduğu bile söylenmesiyle, maskenin burun kısmı hafif dandik olmuştur.

Batman’e düşmanları özellikle Riddler Dünya’nın en meşhur dedektifi diye hitap ederdi, hatta kendisinin hiç görünmeyip de sadece sesinin duyulduğu Arkham Asylum oyununda habire öyle hitap ettiğini çok iyi hatırlarım. Bu film gerçekten de süper dedektif kahraman filmi olmayı hak eden bir yapım olmuş. Filmi düzgün takip edemediğini veya Batman ile alakasız bir yapım olduğunu söyleyenler olabilir onlara aldırmayın, onlar Frank Miller‘ın Batman Year One serisini okumamış olan Batman hayranlarıdır ve tabii ki her süper kahramanın bir yerden başlaması, belli acemilikleri olabileceği gayet samimi/realist bir tonda olduğunun göstergesidir. Hani fragmanında da görüldüğü gibi çat çut çat çut diye adam döven bir Batman değil de genellikle göz açıp kapayıncaya kadar 5-6 suçluyu birden bağlayan bir Batman çok klasikleşmiştir ama açıkçası işin kolayına kaçmak yerine adamlar gayet güzel aksiyon çekimleri yapmışlar.

Filmde Riddler hiç daha evvel görülmedik bir tonda Noir havasında karşımıza çıkmaktadır ve her olay yerinde Batman için bir ipucu bırakıp bu ipuçları da sübliminal/şifreli mesajlar taşıyıp bazı şeylere göndermeler olmaktadır. Kulüp işleten dev Penguen ve Falcone gibi yeraltı suçlularının da yer aldığı filmde çok önemli rol oynamakta olup Batman bu yeraltı dünyasının nasıl işlediğini öğrenmek için onlara muhtaç kalacaktır ve çok karanlık sırlar öğrenecektir.

Evet halen okuyorsunuz bu yazıyı artık gidin izleyin sonra aşağıyı okuyun hadi bakalım doğru sinemaya 🙂

Spoilerlargeliyyydatkom

Öncelikle filmde Rat with Wings olarak geçen Rataalada’nın sitesi yani rataalada.com‘u aftercredits meraklısı olanlar filmden sonra girip mutlaka bakmışlardır. Sanki bir servera girer gibi çıkan yazılarla beraber Riddler’ın şifreli mesajlarından biriyle beraber ilerleyen günlerde ifşa niteliğinde bir zip dosyası da(Gotham’ın gerçekleri, Bruce’un ailesinin fotoları, Riddler yani Edward Nygma ufakken, Mitchell rüşvet alırken) indirmek üzere ortaya çıkmıştır ki sanki buna bakarken kendimizi gerçekten de Batman filminin içindeymişiz hissi vermiştir. (Açıkçası bu yazıyı yazarken kafamda Something in The Way‘de çalmaktadır.)

Filmde tek kusur olarak dediğim gibi filmin karanlık olmasından Penguen ile olan araba kovalamaca sahnesi biraz karışık gelmişti onun haricinde herhangi bir kusur bulduğumu söyleyemem. Aslında filmde dikkat edilmesi gereken bir nokta ise, Netflix’in klişe propagandası gibi zenciler iyi beyazlar kötü niteliğinde bir durumun biraz da olsa söz konusu olmasıdır. İyi zenci polis, iyi zenci belediye başkanı adayı yanı sıra rüşvetçi kötü beyaz polis, kötü savcı veya gotham üst düzey yetkilileriyle, Martha ve Thomas’ın bile karanlık geçmişlerinin bu filmde hiç yoktan var edilmesiyle insanı biraz da olsa huylandırıyordur.

Gene bu bize sunulan sitede 2 tane şifreli yazı çıkmıştır gqindia.com gibi bazı sosyal medya sitelerinde bu şifreleri çözdüklerine dair hangi sembolün hangi harfe denk olduğuna dair bir kılavuz yapmışlardır.

YOU THINK I’M FINISHED BUT PERHAPS YOU DON’T KNOW THE FULL TRUTH. EVERY ENDING IS A NEW BEGINNING. SOMETHING IS COMING. (Bittiğimi sanıyorsun ama belki de bütün doğruyu bilmiyorsun. Her sonun bir başlangıcı vardır. Bir şey geliyor.)
Gotham loves a comeback. (Gotham bir geri dönüş sever.)

Riddler’ın aslında Bruce’a gönderdiği mektupların görsellerinde hep ayrı bir düşmanına gönderme olduğunu da biraz dikkat edince fark edilmesiyle beraber, Bruce’a son yapacağı oyun olarak aynı Seven filmindeki gibi Catwoman’ın falan kafasını kesip de bir kutunun içine koyarak postalaması olur diye düşünmüştüm.

Siteden indirilen rar dosyası

Ayrıca Riddler biraz da olsa Jeffrey Dahmer‘e benzemiyor mu? En azından ufaklık hali sanki başta sessiz görünüp de sonra fırtınalar koparacak gözlüklü psikopat tiplemesine cuk diye oturmakta olup rataalada.com‘daki zip dosyasında yer alan çocukluk fotolarında ilerde nasıl facialara yol açacağı bariz çok belli olmaktadır.

Rar dosyasından.. Riddler ufakken Martha ve Thomas’a bakıyor.
Rüşvetçi polis Pete’in rar dosyasındaki bir ifşası.
Journal diye geçen pdf dosyasından..

Şehrin sular altında kalması bana Water World filmini hatırlatmasıyla beraber, Full Metal Alchemist‘in ilk serisinde filler bölümlerden birini de(Hani Venedik gibi bir şehirde geçen, catburglar bir kızın barajı yıkmaya çalıştığı) hatırlatmıştı.

Rar dosyasındaki görseller.. Martha Wayne akıl hastanesindeyken

Martha’nın akıl hastası olması da Joker filmine gönderme olup, Happy’nin yani Arthur’un annesinin de akıl hastanesinde yatmış olduğunu muhakkak hatırlamışsınızdır.

Bakalım 2.filmde sadece kahkahasını duyduğumuz çok az da makyajsız olarak suratını gördüğümü Joker’i nasıl bir imajla göreceğiz ve bu sitede yeni gelişmeler neler olacak?

1984 İstanbul doğumlu olup, 2005 yılında İtalyan Lisesi'ni bitirdim. 2010'da Milano Naba Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım ve Art Direktörlüğü bölümünden mezun oldum. 2012 yılında Facebook'ta, genellikle oyunlarla ilgili olmak üzere olan Game Man sayfasını sürekli kullandığım Tantrum lakabıyla kurup büyüttükten sonra 2019 yılında geniş kapsamlı web portalını açmaya karar verdim. Bunun yanı sıra çizim ve animasyon yapmayı, genellikle bilinmeyen filmler hakkında araştırmalar yapıp, retro oyunları oynamayı, limitli üretimli aksiyon figür toplamayı çok seviyorum.
0 0 oylar
Yazı Puanlaması
Takibe al
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün Yorumları Gör