“You are either harvester or harvest”

Dijitize grafikli oyunların popüler olduğu dönemde çıkmış bir oyundur The Harvester. 1996 yılında çıkmış olan bu oyun zamanında tutmamıştır, konusu pek anlaşılmamış ve seslendirmelerin başarısız olduğu söylenir. Zaten 3 cd’lik büyük-uzun bir oyun olduğundan  ve teknik özellik isteyen oyun olunca epey teknik sorun yaratmış..

Oyunda Steve diye bir adamla uyanıyoruz bir odada, bu adam hafızasını tamamen kaybetmiş hiçbişey hatırlamıyor. İçinde olduğu evde siyah beyaz tv izlemekte olan bir çocukla konuşup, çok küstahça cevaplar alırız, buradan adımızın Steve olduğunu ve 2 hafta içinde bir kızla evleneceğimizi öğreniriz. Mutfağa gidip kurabiye pişiren bir kadınla konuşup o kadının annemiz olduğunu ve tv izleyen çocuğun kardeşimiz olduğunu anlarız aynı zamanda yeni doğan bir kardeşimiz var.. Siyah beyaz tv gibi çok eski teknolojilerden 1950’lerde Harvest diye bir kasabada olduğumuzu öğreniriz, karakterimiz hiçbişey hatırlamamasına rağmen siyah beyaz tv’yi gördüğü vakit “Niye renkli izlemiyosun şovunu, Kumandası yok mu onun, Çok eski görünümlü tv bu” diye tepkiler gösterir.. Yani karakterimiz şimdiki zamana ait teknolojiyi bir şekilde anımsamaktadır.. Tüm bunların yanı sıra hafızamızı kaybetmiş olmamızı söylediğimiz halde ailemiz bize inanmaz, şaka yaptığımızı sanar ve ayrıca ailemizin hiç normal davranmadığını görürüz. Çünkü anne anlamsız şekilde sürekli sırıtıp hiç yenmeyecek kurabiyeler pişirmekte, yeni doğan kardeşimiz böcek yemekte ve anne bunu gördüğü vakit son derece sert bir şekilde ona tokat atmaktadır. Babamız olan adam odasında kilitlidir ve ilerleyen günlerde onun odasına bir şekilde girip annemiz olacak manyağın onu kamçılamaktan yaralar içinde bıraktığını görürüz. (Eğer anne odadayken odaya girersek bizim adama pompalıyla ateş etmektedir.)

Sinir bozucu küçük kardeşin izlediği antika tvden eski bir zamanda olduğumuzu anlarız.

Çocuğun yaralar içinde olan babası

 Oyunda karakterlere istediğimiz şeyi yazabiliyoruz, anneye FUCK yazınca böyle bişey söylüyo 🙂

Evden çıktığımız vakit kasabayı dolaştığımızda kasabanın aynı bir South Park kasabası misali kimsenin aynı ailemiz gibi hiç normal davranmadığını, her karakterin marjinal/sapık bir mizacı olduğunu görürüz ve kasabada sadece bir kişi daha bizim karakter gibi normal davranmaktadır o da 2 hafta içinde evleneceğimiz söylenen nişanlanmış olduğumuz(tabii bunu da başkalarından duyuyoruz) Stephanie diye güzel bir hatundur..

Bu hatun da aynı bizim gibidir.. Ne bizim karakteri ne de başka birini hiçbir şekilde tanımadığını, hatırlayamadığını söyler ve o kızla birbirimizi yakın hissederiz sadece o kızın samimiyetinden emin oluruz. Bu kız evlilik öncesi odasına kapatılmıştır ve dışarı çıkması yasaktır. Ayrıca bu kızın da annesi ve babasının hiç normal davranmayan insanlar olduğunu farkederiz hatta annesini daha o zaman olmayan komedi türü olan sitcom kadınlarına benzetiriz..(gene şimdiki zamana ait bir detay) Kızın babasına gelince adam çiğ et hastası bir ensest, pedofili ve nekrofili allahın sapığı bir orospu çocuğudur. Bizim babamız olan adam et deposu sahibi mi neymiş, bu adam da kızıyla evlenirsek ona istediği kadar et vereceğini falan söylemiş..

Bizim evleneceğimiz hatun. Oyunda normal davranan tek kişi bizim haricimizde.

Kızın babası.. Sürekli locaya katılmak istiyor.. Ancak kesinlikle kabul edilmiyor..

Oyunun ilerleyen günlerinde nişanlımızın babası bir kafe sahibi kadının küçük kızını mezarlığa gömüyo ve onu kurtarıyoruz veya zamanında kurtaramayıp cesedini buluyoruz ama bu oyunu oynama şeklimize bağlı.. (kurtarabilsek bile daha sonra kızın annesi kızla beraber kendini asmaktadır bizim yaptığımız bir halttan dolayı) Kasabada nükleer başlıkların olduğu bir üsse bekçilik yapan bacakları olmayan psikopat 2.dünya savaşında görev yapmış emekli bir albay, evinde eşek arısı kovanlarıyla yaşayan kendini sokturtmaktan zevk alan mazoşist bir kadın, çocukları beyzbol sopasıyla öldürerek cezalandıran bir orospu öğretmen, çıplak adam resmi yapan nonoş itfaiyeciler(bizim karakter o itfaiyeci departmanın sahibiymiş bunu da başkalarından öğreniriz) ve sürekli her sabah evin önüne gelip kullanılmış gazete toplayan ve günlerce ona vermezsek tabancasını çıkartıp bize ateş eden sayko bir ufaklık kasabadaki manyaklara örnektir. Ayrıca bir tv stüdyosu vardır ve burada son derece ırkçı bir şekilde gerçekten amerikan yerlileri öldürülüyordur.

 Gay itfaiyeciler 😀

Gay itfaiyecilerin çizdiği canlı model.. Adam yerini terketmiyor..

Wasp Woman.. Kafasını koparınca bir yarısının eşek arısı olduğunu görüyoruz..

Psikopat albay.. Konuşmalarına çok dikkat etmen gerekiyo onunla yoksa seni makinalı tüfekle öldürüp nükleer başlıkları harekete geçiriyor.

Ama esas oyundaki bütün mevzu kasabada kilise yerine mevcut olan Ayasofya görünümündeki “Lodge” denen binadır.. Bu lodge(yani bir nevi loca, masonluk yeri gibi ama içinde kim var kim yok kimler üye bilmiyoruz) denen yere herkes üye olmamız üzerine bizim karaktere baskı yapmaktadır.. Locanın girişinde bir adam heykeli vardır yani bir adam heykelinin bacaklarının arasından geçip oraya giriyoruz 🙂 Locanın içinde Sergeant of Arms diye ağzı oynamayan telepatiyle konuşan azrail görünümlü bir gardiyan adamla konuşuruz. Karakterimizi ancak verdiği görevleri yerine getirirsek Order of the Harvest Moon denen loca içerisine alacağını söyler  ve adam bize bina yakmak, eşya çalmak gibi türlü türlü görevler verir..

Ayasofyanın aynısı olan Order of the Harvest Moon Locası

Sergeant At Arms isimli Gardiyan (Harvest’ta en çok yetkisi olan kişi)

Bu görevlerin hepsini yerine getiririz ve oyunda 6 gün geçer. Ayrıca oyunda 6 günümüz var ve bu 6 günü laylaylom geçirirsek kasabada linç ediliyoruz ve oyunda öldüğümüz vakit hiç anlamadığımız bir şekilde bizim karaktere ait olduğunu düşündüğümüz durmuş kalbi gösteren bir kalp atış sensörü vardır.. Oyunda herkese istediğimiz şeyi yazıp istediğimiz kişiye saldırıp onu öldürebiliyoruz. Özellikle sürekli eve gelen gazeteci çocuğu öldürürsek üzerindeki tabancayı alabiliyoruz ve çok kullanışlı olabiliyo 🙂

Gazete kağıdı toplayan sayko velet

İtalyan bir adamın berber dükkanı

Et Deposu

6 gün geçirip görevleri tamamladığımızda bizim evleneceğimiz hatunun kafatası yatağında bulunur. (oyunda 5.günde falan bu hatunla sevişmekteyizdir ve kızın sapık babası tuvaletten isa resmini kaldırarak bizi dikizler orda bir Jesus is watching you göndermesi vardır) Kasaba şerifi olaya doğal yoldan ölüm der ve çok şaşırırız ayrıca kızın annesi de güleryüzlü vaziyette şerife turta ikram eder bizim karakter tabii şok olmuş vaziyettedir bu karakterlerin tepkilerine..

http://www.youtube.com/watch?v=q0FBjKH5v_w kızla olan sevişme sahnesi

Kıza esasında ne olduğunu loca içerisinde öğreneceğimizi söyler gardiyan eleman ve en sonunda bu ayasofya gibi olan locaya giriş hakkı kazanırız elimize geçen mezarlıktan çıkarttığımız kuru kafa ile.. Oyunun büyük bir bölümü bu loca içinde geçer. Locada yüzlerce oda vardır ve her odaya temple denmektedir. Bazı odalarda dövüşerek, bazılarında bilmeceleri/bulmacaları çözerek, bazılarında da yaratık engellerini objelerle(köprüden geçerken bizi yiyecek olan yaratığa mutfak gibi bir yerden aldığımız eti ona atıp oyalamak gibi) Bu loca 3 katlıdır ve her katında bir ipten tırmanırız, tırmanırken sevgilimizin sesine ait olduğunu düşündüğümüz inanılmaz bir çığlık duyarız.

.

Locanın en alt katındaki bir yer

Locanın mutfağı

Ancak gerekli itemı kullanarak geçebileceğimiz engellerden biri

Locanın 2.katındaki bir temple.. Eğer şişko hamburgerleri yemeden bişey yemeye kalkarsan veya ajana bişey yaparsan sana manyaklar gibi ateş ediyo aynı matrix ajanı gibi.. (matrix burdan ajan fikrini çalmış olabilir hatta)

Annesini yiyen zombi çocuklar

Locanın müzesi.. Heykeller bize saldırır..

Sevgilimizin babası.. Locaya nasıl soktuklarını öğreniyoruz..

Last supper görünümünde bir manzara.. Terkedilmiş ve bir iki tane ölü yatıyo.

Bu odada kadın iltifat etmemizi istiyo ve kendisine ayna tutunca suratını parçalıyor..

Bu da locanın kilise gibi bir mabeti ama pederin soruları özellikle bu sorusu dehşete düşürücü.. (doğru cevap: brezilya seyahati ve yanlış cevap seçersen yanındaki çömezler sana saldırıyo..)

Locanın satranç şampiyonu.. Onunla satranç oyunu oynarız ve yenince kafasına baltayı geçirir..

Yaşlı insanların infaz edildiği kolasyum.. Gladyatör bize yaşlı insanları öldürmemizi söylüyor eğer öldürmeyi kabul etmezsek onunla dövüşüyoruz..

Loca lideri ve onun yardımcısı olduğunu öğrendiğimiz kasaba okul müdürü..

En sonunda en üst kata ulaşırız ve loca lideri olan adamı öldürdükten sonra locanın başında bekleyen rahibi son kez görürüz..Ayrıca sevgilimiz olan kız ölmemiştir(loca içinde babasıyla da karşılaşırız ve kendisini locaya almaları için küçük kızı toprağa canlı gömdüğünü ve kendi kızının odasına izin verdiklerini söyler) ve özel bir aygıta bağlıdır, biz locada iple her kat tırmandığımızda kızın canının yanmasına sebep olmuşuzdur.. Kızı serbest bırakır ve bizim karaktere herşeyi detaylı olarak açıklar…

(Bu kısım oyun sonu ve çok spoiler içerir)

Bu kasaba ve oyunda olup bitenler tesadüfen değildir.. Bizim karakter ve bu kız aynen matrix gibi bir simülasyon makinasına seri katillerin oluşturduğu bir satanist tarikat tarafından bağlanmışlardır ve hafızaları sıfırlanmıştır. Oyun 1950’lerde değil şimdiki zamanlarda geçmektedir teknik olarak.(burdan da bizim karakterin neden şimdiki zamanki teknolojiyi anımsadığını anlıyoruz) Bu 1950’lerde olan sanal kasabada sadece ikimiz gerçekmişiz ve bizim haricimizde bütün karakterler aynı modifiye edilmiş insan olarak CPU niteliğindeymiş yani hiçbiri gerçek değilmiş ailemiz dahilinde bundan da neden herkesin manyak gibi davrandığını, hafızamızı kaybettiğimizi ve buna kimsenin inanmadığını anlıyoruz.  Olay aynı bir Matrix Truman Show niteliğinde..(bu oyun onlardan daha eski bir oyun bu arada) Bütün bu oyunda geçen hadiselerin tek amacı bizim karakterin direncini kırıp, içindeki bütün iyi duyguları boşaltarak bir seri katil haline getirerek Harvester tarikatına katılmasını sağlamakmış. Zaten harvester lafı ilk burda geçer oyunda.. Gardiyan bize Harvesterların teknisyenlerinin bu simülasyonu icat ettiğini ve seri katil yaratmak için bundan daha iyi bir yol olmadığını, kızla beraber bu simülasyon içinde kilitli kaldığımızı  ancak o kızı bu simülasyon içinde öldürürsek bizi simülasyon içinden çıkartacaklarını söylerler. Çünkü ancak o zaman gerçek bir katil olacağız. Burdan da harvesterların erkeklerden oluşan bir seri katil tarikatı olduğunu öğreniriz ve gardiyan bize iki seçenek sunar..

Harvest’ta yaşamak(kızla evlenmek) veya bir Harvester(kızı öldürüp simülasyondan çıkarak seri katil olarak yaşamak) Eğer kızla yaşamayı kabul edersek birkaç dakika içinde ikimizin de öleceğini ancak bunların yıllar olacağını söyler bize.

Oyunun sonunda bize verilen 2 seçenek.. Ya kızı öldürüp bu dünyadan çıkacağız ya da kızla evlenip hayal dünyasına devam edeceğiz..

Kızla evlenmeyi seçince, rahibin hayal kırıklığına uğradığını bizim karakterin çok büyük potansiyeli olduğunu söyler ama bizim karakter onu tersleyip sizin gibi manyak olacağıma ölürüm daha iyi der. Gardiyan rahip bize masonik üçgen işareti yapıp evlendirir.. Kızla evleniriz ve aradan yıllar geçer çocuğumuz olur mutlu son misali ama…..

Rahibin dediği doğrudur.. Bizim karakter ve kızı bir laboratuar masasında yanyana kıvranarak ölürken görürüz başımızda 2 tane teknisyen adam arkada da camdan bir grup bizi izlemektedir.. Cidden birkaç dakika geçmiştir bizim simülasyonda mutlu geçen uzun yıllarımıza eşit bir sürede..(herhalde simülasyon içinde bi 50 yıl geçiyo ki şimdiki zamana kadar geliyolar sanalda birkaç dakikada sadece) Bu iki adamdan biri ne kadar yazık ya bu çocuktan bişeyler olabilirdi der, diğeri de hiçbir zaman arkanı dönüp bakma zaten 2 kişiyi daha sokucağız bu makinaya hala işimiz var der ve onlar şakalaşırken kalp sensöründen kalbimizin durduğu gösterilir.. Yani oyun sırasında ölürken bu sensörü görmemiz bütün bu olayı açıklamaktadır.. Ayrıca kız kaçırılıp o alete bağlanmışsa bile neden bizim karakterin o simülasyona bağlı olduğu hakkında bir fikrimiz yok.

Kızı öldürmeyi seçersek, çok vahşi bir şekilde onu öldürüp kafasını kopartıyoruz ve o simülasyondan çıkartılıp o iki teknisyen bize kardeşliğimize hoşgeldin diyolar.. Eve dönerken bir kadını öldürürüz ve eve döndüğümüzde esasında gerçek annemiz olan kadın oğluna şiddet oyunları oynamaması gerektiği konusunda uyarır o da kahkahalarla buna gülüp yolda giderken öldürdüğü kadının parmağını midesinde gösterir..

Oyunda vaktimiz dolduğunda kasabanın bizi yok etmesi(annemiz olan karının sırıtışı feci)

http://www.youtube.com/watch?v=HhckAj8nwO0

Oyunun kötü sonu http://www.youtube.com/watch?v=fS-McqC9g7g

İyi sonu http://www.youtube.com/watch?v=wNhjOJvAu4s

Oyunun genelinde çalan müziği

http://www.youtube.com/watch?v=Cf1krRBwjRE

Yeni bir nostalji incelemesinde görüşmek üzere.

1984 İstanbul doğumlu olup, 2005 yılında İtalyan Lisesi'ni bitirdim. 2010'da Milano Naba Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım ve Art Direktörlüğü bölümünden mezun oldum. 2012 yılında Facebook'ta, genellikle oyunlarla ilgili olmak üzere olan Game Man sayfasını sürekli kullandığım Tantrum lakabıyla kurup büyüttükten sonra 2019 yılında geniş kapsamlı web portalını açmaya karar verdim. Bunun yanı sıra çizim ve animasyon yapmayı, genellikle bilinmeyen filmler hakkında araştırmalar yapıp, retro oyunları oynamayı, limitli üretimli aksiyon figür toplamayı çok seviyorum.
0 0 oylar
Yazı Puanlaması
Takibe al
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün Yorumları Gör