80’li kuşaksanız çocukluğunuzdaki organik veya plastik/metal olarak neleri hatırlarsınız? Walkie talkieler, kız kaçıranlar, pembiş veya ekşili cikletler, düdüklü şekerler, mantar/boncuk mermili tabancalar, su tüfekleri, bisikletler, kaykaylar, gazozlar koko kola pepsiler, tiktaklar, çılgın rock/metal grupları, atari nintendo sega ve arcade salonları bisiklet ve tabii ki uzaktan da görmüş olsanız da masa üstü zarlı rol yapma yani frp oyunları!!!

Stranger Things serisi uzun bir aradan sonra 4.sezonuyla gümbür gümbür bir dönüş yaptı. Başta çok karanlık tonda olup ancak 3.sezonu epey negatif eleştirilmiş bir nevi amerikan gençlik dizisine dönmüş olan dizi bu yeni sezonda gerçekten çok iyi toparlamış. Dolu dolu 9 bölümü ve bu sezonuyla ortaya çıkan ve gene 80’lere hitap eden yeni karakterler daha şimdiden kült olmayı başarmıştır. (Gene bir Saadettin Teksoylu fragman görmekte isterdik ama bu sefer anlaşamamışlar galiba canavar uzmanı amcamızla :)))

Öncelikle Stranger Things‘in ana konusu olarak(hem diziyi hiç izlememiş olanlar hem de izleyenler için) Amerika’da CIA’in 1960’larda yaptığı Project Mk Ultra deneyiyle ilgili olduğunu söylemek isterim. Bu deneyde çocuklar veya gençler denek olarak kullanılıp bir çeşit medyum olarak kullanılarak telepatiyle KGB ajanları dinlenmek hedeflenmiştir ancak bir şehir efsanesidir ki H.P Lovecraft‘in hikayelerine benzer durumlar gerçekleşip (Call of Cthulhu) misali bir çeşit paralel dünya ile iletişime geçilmiştir. Bu deneyi; 90’lardaki başkan Bill Clinton’da gerçekten uygulanmış olduğunu kabul ederek aynı konu pek başarılı olmayan film Banshee Chapter‘da da işlenmiştir.

Dizide 3.sezonla beraber Rus teşkilatı KGB’nin devreye girmesi ve bir alışveriş merkezi altında gizli üs kurmalarıyla 80’lerdeki Amerikan programlarında veya kliplerinde genel olarak işlenen “soğuk savaş” konsepti (Rocky 4 başta olmak üzere Mega Man 4, Dr.Strangemore veya Genesis‘in Land of Confusion klibi) başlamıştı ki bu sezonda Rusların ana vatanı yani motherland’e kadar gidiyor

Karakterlerimiz bu sezonla beraber yani yılların geçmesiyle epey büyümüş boyları uzamış olup lisede okumayı sürdürmekte olup tipik her amerikan high schoolunda olduğu gibi bir sürü aktivite okulda yer almaktadır. Elemanlar yani kahramanlarımız gene frp oyunlarına olan ilgilerini sürdürüp okulun frp kulübüne üyedirler. “Mark Zakırbörk” bizim fikrimizi çaldııı tipli bir douchebag nitelikli basketbol takım lideri antipatik Jason karakterinin(villains fandomda “evil doer” diye geçmekte bu sarı kafalı) ve gene kendisi gibi okulun en kuulları niteliğinde olan basketbol takımı ekibine katılan kahramanımız afro Lucas zenci olduğundan dolayı çok iyi basketbol oynamakta olup takımını şampiyonluğa götürmenin yanı sıra bi yandan da takımdan kendisinin nasıl bir geek olduğunu gizlemektedir. Eh bunun yanı sıra Eleven hanım kızımız ve Will taşındıkları yerde okula devam etmekte olup, pek okulda popüler olmamakla beraber Eleven’a sürekli sataşan Barbie girl nitelikli bir sarı kafalı kız ve çetesi vardır ki Eleven’ı malına mülküne zarar verip onu küçük düşürmek için her türlü haltı yapıyor olmaları aynı bize 2. veya 3.sınıf klişe bir Amerikan filmi hissi uyandırtır.

Yani loserlar vs kabadayı winnerlar konsepti artık pek bir 90’larda kalmış olmasından ilk iki bölümü belki biraz fazla klişe bulmamızla beraber, 3.sezonda Hawkins’i kurtarmak için kendini feda ettiğini sandığımız Hopper ölmemiş olur ki bunu bir spoiler olarak görmeyin çünkü zaten kendisinin Stranger Things 4.sezon posterlerinde/reklamlarında yeterince yer almasıyla beraber 3.sezonun sonunda Rusların aynı Alien 3‘e benzer bir konseptteki, Ruslara ait olduğu belli olan bir nezarette demogorgon’a yem edilen Rus ajanı hücresinden çıkarılırken yan odada bir Amerikan mahkumun olduğu söylenmektedir ki bunun da Hopper olduğunu az çok tahmin ederiz. Yani Hopper abimiz 3.sezonda görmediğimiz bir kısımda Rusların eline düşmüş olup, daha sonraları Rusya’da bir ölüm kampına gönderilmektedir.

Jane yani Eleven’ın (Ek Bilgi: Amerika’da anonim yani ismi bilinmeyen kadınlara Jane denir.) Angela’nın yaptığı pisliklere her Amerikan çocuk filmindeki gururlu bir çocuğun özgüvenli ve sinirli hareketiyle karşılık vermesiyle beraber gene olaylar gelişir ve esas 3.sezonda dönmesi beklenmiş olan kötü doktor olan “Papa“‘nın dönüşünü görürüz. El’in bilinmeyen geçmişi yanı sıra Hawkins’deki lanetin orijinini görüp demogorgon veya mindflayerın arkasında olan mastermindın kim olduğunu da ilerleyen bölümlerde görmüş oluruz.

Bu adam sevilmez mi ya?

Yeni karakterlerden 80’lerin metalci tiplisi olan Eddie kanımca herkesin favorisi olmuş olup, gene bu sezonda ortaya çıkan yavşak pilot Yuri’nin de İngilizce aksanına ölürüz. Açıkçası spoilerlara girmeden Eddie karakterine özellikle değinmek isterim ki kendisi aynı bir Ramones, Dokken elemanı tiplemesinde olup, bana Pentagram’ın rahmetli/şehit solisti Ümit Yılbar‘ı da hatırlatmıştır. Ne alaka diyebilirsiniz ki sebebini aslında siz de az çok bilirsiniz ki 90’larda Türkiye’de metalcilik modayken uzun saçlı küpeli metal müzik dinleyen dövme yaptıran insanlara genel olarak “satanist” gözüyle bakılmıştır ki hatta bir dönem böyle siyah siyah giyinen uzun saçlı abilerimizi hiçbir sebep olmaksızın nezarete atmışlardır.

Eddie okulun frp kulübünün DM’si 🙂

Bu durumun sadece bizde mevcut olduğunu sanardık ki ST’nin bu sezonu 80’li dönemlerde o tarz müzik dinleyenlerin veya frp oynayanların ne kadar yanlış anlaşıldığına da değinip bu underground yaşam biçimini benimsemiş olanları ve kurdukları hobi kulüplerini; satanist yani şeytana tapanlarla onların tarikatları olarak genellikle fişlenmişlerdir.

Dustin, Francis &gıcık ama frpci kız kardeşi, Max ve okulda arkadaşlık ettikleri Eddie ile metalci çetesi kasabada vatan hainleri olarak ilan edilecek olup diğer kahramanlarımızdan kuul ama bi yandan cana yakın Steve, inanılmaz sevimli lezbiyen Robin ve 50’lerin Coca Cola reklam kızları tiplemesinde olan Nancy bir yandan, onun kardeşi Mike, Will&abisi ve sezona yeni katılmış olan keş ve leş saçlı pizzacı Argyle içtiği jojolarla bizi öldüren replikler kurarak Dünya’yı kurtarmaya çalışırken, Murray ve Joyce ise Hopper’ı kurtarmak için Joyce’a gönderilmiş Matruşka ve Kırmızı Başlıklı Kız benzeri porselen bebekle edindikleri ipucu ile Alaska’ya imkansız bir yolculuğa çıkıp binlerce plot twist yaşayacaklardır ki artık spoilerlara geçme zamanımın gelmiş olduğunu hissetmekteyim.

Bu sezon size artık biraz baymış olan Stranger Things‘in; 1.sezon samimiyetinde/heyecanında bir sezon olduğunu garantileyip gene döneminin şarkıcılarından Kate Bush veya en iyi dönemlerinden birini yaşamakta olan Metallica ile bizi acayip şekilde coşturuyordur. Sezonda Amityville Horror ve Alien 4‘e göndermeler olup spoilerlarda bu göndermelerin nerelerde olduğu yazılı olacaktır. Final bölümü upuzun olan bir sezonu izlemeden önce bilmeniz gereken şeylerden biri de; daha henüz ne zaman geleceği belli olmayan 5.sezonun (2-3 sene sonra da olabilir hiç belli olmaz güzel olsun kafi) son sezon olacağıdır ki Duffer Brothers kesinlikle bir sonraki sezonun final olacağını daha ilersi olmayıp, yeni projelere geçeceklerini açıklamışlardır.

Spoiler Things 😀

Malum üzüntümden dizinin sonlarında olan spoilerları şu an söylüyorum ki Max’in başına gelenler ve Eddie’nin ölümünde az gözüm yaşarmadı değil ah be Eddie hiç suçun yokken kahramanlarımızı ve Dünya’yı kurtarmak için kendini feda ettin ama yine de kimse farkına varmadı katil imajın değişemedi. Max sayesinde de Kate Bush‘un “Running Up That Hill” ezberlemiş olduk ki hani çok dinlenilen müziğin bir yerden sonra baymasını Max’in düşmana karşı bir dezavantaj olabileceğini de söylemesi aslında çok mantıklı durmasıyla beraber müzikle beraber düşmanı yenme konseptini MC Hammer‘ın çizgifilmi dahil olmak üzere SpongeBob’ın ilk filminin sonu, Sonic Underground, Alvin&Chipmunks çizgifilmlerinden de hatırlarız ki şimdi düşününce biraz komik gelmektedir ancak sezonun ana düşmanı olan derisiz Henry yani Vecna’nın illa da ruhu zedelenenleri elde edip(Bir nevi Freddie Kruger), Call of Cthulhu misali cehennem ve dünya arasındaki kapıyı açma çabasına karşı kurbanları tek koruma yolu o olmasına rağmen, Vecna’nın 4 kurban şeysini tamamlaması 5.sezona bahane olarak tamam dedik de ve Max’in ebedi komaya girmesini pek kabullenemedik bee..

Vecna’nın yani Henry’nin küçükken yaptıkları bana yukarda spoiler öncesi yazdığım gibi Amityville Horror’ı hatırlattırmıştır ki hani bilirsiniz gerçek hikayeden uyarlama bir seri olup, lsd bağımlısı Ricardo Jr‘ın kafayı yiyip bütün aileyi pompalıyla taramasını ancak bunun uyuşturucu değil de şeytanın manipülasyonu olarak benimsenme durumuyla bu gerçek olay filmlere dökülmüştü. Dizide de yeni büyük evlerine büyük bir heyecanla yerleşen ailenin ufak oğlu Henry’nin kendi güçlerini keşfedişi ve ailesini öldürmesiyle Papa denen adamın ilk eline düşen çocuk olmuştur ki 1 numaralı kişi olması hepimize Squid Game‘deki ihtiyar amcanın 1 numaralı olmasını hatırlattırmıştır. Yani 1 numaralı olanlara bu yüzden güvenmemiz gerektiğini her iki dizide de çok güzel bize öğütlemişlerdir. Eleman bütün demorgorgonların memleketine geçince orayı normal dünyaya karşı motive eden insan olduğunu yani cehennemin dışardan gelen birinin etkisiyle harekete geçeceğini göstermektedir.

Kahramanlarımız frp oynarken düşmana karşı kazandıklarında yaptıkları kutlama sanki dünyayı kurtarmış gibi olmaları kendilerini nasıl oyuna kaptırdıklarını frp oyunlarına ne kadar önem verdiklerini göstermeleriyle beraber, sırf bunun için arkadaşları Francis ve takımının kazanmış olduğu liseler arası basket şampiyonluk maçını es geçmelerinden anlaşılmaktadır ki sırf bir frp oyunu için Metallica, Manowar, Rammstein ve Megadeth’in yer aldığı Sonisphere konser biletini satıp da masaüstü frp oyununa yetişmeye çalışanlara bile şahidimdir.

Yuri karakteri kötü birisi olsa bile çok sevdik hele ki fıstık ezmesinde yaptığı karaborsa muhabbeti bizi öldürdü ve eleman iyi sopa yedi kahramanlarımızdan. Açıkçası onun abisi olan, Hopper’ı kurtarmaya çabalayan karizmatik ve dürüst Rus eleman hafif de olsa Atatürk’ü de tip olarak biraz andırıyordu.

Şaka bir yana bizim saçına ekmek bandığımız tencere kesimli Will; Mike’a ilgi mi duyuyordu habire ağlayıp ve acaba ananaslı pizza gerçekten güzel mi? 🙂

1984 İstanbul doğumlu olup, 2005 yılında İtalyan Lisesi'ni bitirdim. 2010'da Milano Naba Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım ve Art Direktörlüğü bölümünden mezun oldum. 2012 yılında Facebook'ta, genellikle oyunlarla ilgili olmak üzere olan Game Man sayfasını sürekli kullandığım Tantrum lakabıyla kurup büyüttükten sonra 2019 yılında geniş kapsamlı web portalını açmaya karar verdim. Bunun yanı sıra çizim ve animasyon yapmayı, genellikle bilinmeyen filmler hakkında araştırmalar yapıp, retro oyunları oynamayı, limitli üretimli aksiyon figür toplamayı çok seviyorum.
0 0 oylar
Yazı Puanlaması
Takibe al
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün Yorumları Gör