Bir çoğu, Marvel‘in neredeyse birbirinin aynısı seri üretim gibi duran süper kahraman furyası işlerinden artık sıkılmış olsa da, virüs salgının da etkisiyle ertelenen Marvel film ve dizilerinin ilki olarak karşımıza Disney Plus‘ta yayınlanan WandaVision dizisi çıkmış bulunmakta, başta da söylediğim gibi her ne kadar son zamanlarda kabak tadı vermeye başlamış olsalar da, bu zorlu günlerde gerçekten iyi alternatif olabilir gibi, çizgiroman okuyarak büyümüş birisi olarak, sevdiğim süper kahramanları ve eserlerin filmlerini ve dizilerini izlemek elbette hoşuma gidiyor… Fakat doğru şekilde işlenirse.

Scarlet Witch and The Vision, one of Marvel's most tragic romances | The  Star

SPOILER ALARMI!

Süper kahraman dedik, dizi dedik fakat bu seferki iş alışılmışın biraz dışında kalıyor…

Hikaye; Wanda maximoff ve Vision‘ın tam olarak nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde 1960’ların sitcomları tadında siyah beyaz şekilde bir Amerikan banliyösüne henüz taşınmış şekilde buluyoruz. İkisinin de güçleri yerlerinde duruyor ve diğer insanlardan farklı olarak, garipliklerini ve ilginç tarzlarını diğerlerinden gizleyerek onların arasında yaşamaya çalışmalarıyla başlıyor, Vision, bir şirkette çalışıyor ve Wanda ise ev hanımı.

Vision, the Scarlet Witch, and the MCU's Romance Problem | Jack Fisher's  Official Publishing Blog

İlk bölümleri Bewitched (Tatlı Cadı) isimli 1964 yapımı diziden esinlenmişler ve 1. bölümün hikayesinde, Vision’ın Wanda’dan habersiz evlerine davet ettiği patronu ve karısına alel acele yemek hazırlamaya çalışırken ortalığı birbirine katmasını ve durumu toparlamaya çalışan Wanda’yı görüyoruz. Her ne kadar sıradan bir sitcom bölümü gibi dursa da, daha yemek masasında Wanda’nın bakışları ve konuşmasının aniden değişmesi ve hiçte normal olmayan olayların yaşanması ardından, kimsenin bir şey olmamış gibi davranması ilerleyen bölümlerde işlerin ne kadar çığrından çıkacağına işaret olabilir sanırım.

Bununla birlikte, hikayede Wanda ve Vision’a eşlik eden komşuları ve iş yerindeki insanların, çizgiroman’da bulunan karakterler olduğunu biliyoruz, fakat ne gibi rolleri olacağını ilerki bölümlerde göreceğiz.

Bölümlerdeki göndermelerden de bahsetmek istiyorum, ki bunlar pat diye araya giren alakasız reklamlar şeklinde resmedilmiş.
Bunlardan ilki; Stark Endüstrileri Tost Makinesi.

İkincisi ise; Hydra Kol Saati
Böyle bir reklam koymaları işin içine neler olacağına dair gerçekten ilginç ve merak uyandırıcı tat katıyor diyebilirim.

2. Bölüme geldiğimizde ise, 70’ler teması içinde, karakterlerin içinde bulundukları mekanların ve motivasyonlarının değişmiş olduğunu görüyoruz fakat geriye kalan tüm karakterler ve isimleri aynı durumda, ilerleyen dakikalarda Wanda, Vision ile bir sihir gösterisine hazırlanırken, Vision’ın bir sakız yutup mekanizmasını bozmasıyla, Vision’ın gösteri sırasında gerçek kimliklerini açık etmemesi için çabalayıp günü kurtarmaya çalışan bir Wanda görüyoruz.

Gelelim asıl gizemli soruya: Bütün bu olanlar Wanda’nın zihninde mi gerçekleşiyor yoksa Wanda yeni bir gerçeklik mi yarattı? Bu sorunun cevabını, bu ilk iki bölümden kesinlikle hiç bir şekilde alamadık. Fakat özellikle bölüm sonlarında beliren ve sanki bir yönetmen ve set ekibinin ”Cut” ettiği bir sahne gibi gözüken kısımlar ve arka planda duyduğumuz ses bizi ”acaba yine hydra deneyleri gibi bir durum içinde olabilirler mi?” diye minik bir düşünmekten alıkoyamıyor, fakat özellikle ikinci bölümden yola çıkarak, sadece Wanda’nın etkilendiği ve onun zihninde gerçekleşen olaylardan değil de yeni ve farklı bir gerçeklikten söz etmemiz de mümkün.

Aslında bakacak olursanız çok fazla ince detayın bulunduğu diziden olabildiğinde yüzeysel şekilde deyindik…
-Wanda’nın çitlerin üstünde bulduğu renkli helikopter oyuncağı neydi?
-Dottie’nin elinde kırılan bardak sebebiyle renkli gördüğümüz kan.
-Wanda’nın aniden hamile görünüp şişivermesi ve bölümün sonunda herkesin birden renklenmesi.
…gibi daha gözden kaçabilecek bir sürü detay mevcut.

0 0 oylar
Yazı Puanlaması
Takibe al
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Bütün Yorumları Gör